-
Sessiz sedasız yayımlanan bir albüm var. Adı; 'Şehr-i İstanbul'. Üzerinde ki imza ise Cengiz Teoman. Albüm kapağında kendisi için şu tanıtıcı cümleye yer verilmiş: "1968' de Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması'na davuluyla katıldığından bu yana ülkenin neredeyse tüm tanınmış sanatçılarıyla yaptığı, sahne ve stüdyo üstün tekniği, sound anlayışı ve sağlam zamanlama duygusunun yanı sıra vurmalı saz enstrümancılığının ötesine geçen müzisyenliği ile de saygın bir yer edindi."60'lı yıllarda müzik sahnesine çıkan Teoman; o yılların hızlı rock grupları Bunalımlar, Kardaşlar gibi ekiplerde yer aldıktan sonra Mazhar Fuat Özkan'dan Nilüfer'e birçok isme davulu ile destek verdi. Onca yıl insanlara eşlik ettikten sonra yılların birikimini kendi adına yapacağı bir albümde toplamak istemiş Teoman. Bir davulcu albüm yaparsa insan davul performansının had safhada olacağını, davulcunun öncelikle kendi davul ustalığını öne çıkaracağı besteler yapacağını düşünür. Ancak albümü dinlediğinizde, müzikal kompozisyonların ağır bastığı, davulun ise gayet dozunda kaldığını görüyorsunuz: "Bundan 20 yıl önce albüm yapsam kesin takada tukada davul çalardım. Ancak yıllar geçtikçe insan olgunlaşıyor. Bu albümde davulu değil, müziği düşündüm ve kafamda tasarladım" diyor Cengiz Teoman. Kendisine eşlik eden kalabalık müzisyen kadrosu ise, Teoman gibi yıllarca yığınla albümde çalmış insanlar. Onların varlığı ile 'Şehr-i İstanbul' ülkenin seçkin müzisyenlerinin bir araya toplandığı bir albüme dönüşüyor.İsmail Soyberk, Erdinç Şenyaylar, Erdem Sökmen, Ercan Irmak gibi virtüözlerin bir araya geldiği bir albüm olmasına karşın 'Şehr-i İstanbul' müzikal cambazlığın değil, sadeliğin ve duygunun öne çıkarıldığı bir albüm. Albümün ithaf edildiği iki isim var: Burhan Tonguç ve Şerif Yüzbaşıoğlu. Eski günlerden bahsederken en çok bu iki ustadan bahsediyor. Bir de tabii ki kendi kuşağının tüm müzisyenleri için, o zamanlar bir nevi 'guru' olan İsmet Siral'dan. "Bugün pek isimleri geçmez ama her şeyi onlardan öğrendim. O zamanlar anlayış çok farklıydı. Usta-çırak ilişkisi vardı. Şimdiki gibi parayla özel ders alma yoktu aramızda. Burhan Baba, o dönemin en usta ritimcisiydi ve Türk müziğine, arabeske ritmi sokan insandır. İsmet Siral ise o dönemin rocker'larından arabeskçilerine kadar herkese bir şeyler öğreten usta bir cazcıydı. Etiler'de otururdu tüm müzisyenler. Bir sokakta Moğollar, Erkin Koray, Orhan Gencebay gibi o dönemin tüm müzisyenleri hep beraberdik ve evlerde sürekli müzik konuşurduk, çalardık."'Şehr-i İstanbul' tam anlamıyla bir İstanbul albümü. İstanbul'un tüm ses zenginliği, yüzyılların getirdiği makamsal sesler, cazın kıvraklığı bir arada. Cengiz Teoman, 80'lerin sonlarında Aydın Esen ile kurdukları caz triosundan bahsedip, ardından aralarında para toplayıp Esen'i Amerika'ya yolcu ettiklerinden bahsedince piyanosuyla dünyada kendine bir kariyer yapan Aydın Esen'in bir lafı geldi aklımıza:
"O öndeki ünlü şarkıcılar bir ara kenara çekilse, arkadaki o adamlar çalsa, işte o zaman gerçek müzik başlayacak Türkiye'de."
-
Albümdeki Eserler
"O öndeki ünlü şarkıcılar bir ara kenara çekilse, arkadaki o adamlar çalsa, işte o zaman gerçek müzik başlayacak Türkiye'de."
-
Albümdeki Eserler
-
1. Sehr-I Istanbul
2. Latilokum
3. Doganin Uyanisi
4. Ahenk
5. Ortak Nokta
6. 1+1
7. Yol
8. Gizem
9. Kiz Kulesi
10. Gun Batimi-
1 yorum:
uzun zamandır bu albümü arıyodum. teşekkür ederim.
Yorum Gönder